ÖNSÖZ: Bu rüya ve görmemin nedeni ile ilgili biraz malumat vermek gerekirse, uyumadan hemen önce Gogol'un hikayelerinden birini okuyordum. Hikayede bir adam aşık olduğu kadını rüyada görmek için çeşitli şeyler deniyordu. Belki bunu rüyam ile bir bağlantısı olabilir, bilemiyorum. İyi okumalar. Başlangıçta, yüksek bir taşta oturduğumu hatırlıyorum. Önümdeki manzara ise tepeden aşağı akan geniş bir akarsu ve iki yanlarında çam ağaçları. Akarsunun kıyısnda bir küçük kulübe vardı. Sonra eski sınıf arkadaşlarım olduğunu tahmin ettiğim 15 kişilik bir grup yanıma gelip beni anlamadığım bir nedenden dolayı tebik etmeye başladı. Bu, taşa çıkmayı başardığım için olabilir. Sonrasında hatırladığım şey ise 1 erkek ve kız ile o akarsudan aşağı dogru kaydıgım. Erkek tanıdığım birisi ama kızın yüzünü göremedim. Kızın kendisini de göremedim ama bir şekilde orada olduğunu biliyorum. Kaymaya devam ederken yukarıda bahsettigim kulubenin yanına gelince tutunup arkadaşıma gösteriyorum ve "Burası PKK'nın" tarzında bir şey söylüyorum. Neden bilmem. Rüyanın bu kısmı da bitiyor ve bu sefer farklı bir yerdeyim. Tanıdık bir mahalledeyim fakat tanıdıgımdan biraz farklı. pencereler vs. daha küçük. Baktığım tarafta ufak bir çimenli tepe ve iki üç tane büyük ağaç var. Ve ağaçların arasında bir ayı oynuyor, hatta sonra bir ağacın üstüne cıkıyor ve ağacı deviriyor/büküyor. (Rüyamın bu kısmı ile ilgili, TRT2'nin instagram hesabından paylaştıgı Rus realizm grubunun resimlerinden etkilenmis olabilirim. Google'da "Morning in a Pine Forest" tablosunu aratın.) Sonra yanıma küçük bir çocuk geliyor ve tanıyorum onu, bu 9 yaşlarındaki kuzenim. Sonra iki çocuk daha geliyor ve kim olduklarını bilmiyorum, sonra birisi (siyah yelekli) diğerinin ağzındaki sigarasını kibritiyle yakıyor ve sonu "efendim" ve hatırlamadıgım yabancı bir kelime ile biten bir şey söylüyor. Sonra bu kibritli çocugun kim oldugunu anlıyorum. Bu Sedat Peker'in küçüklüğü!! onun küçüklüğünü bilmesem de o oldugunu anlıyorum bir şekilde. Sonraki kısımda ise kuzenim (9 yaşında) bana birisini öldürmesi gerektiğini söylüyor ve birlikte kasvetli sokaklardan yürürken ona birini öldürmenin çok korkunç bir şey olduğu ve pişman olacağını, vicdan azabı çekeceği konusunda bir konuşma yapıyorum. Karanlık sokaklardan yürürken yanımızdan gri yelekli beyaz gömlekli biri geçiyor ve anlıyorum ki bu da Sedat Pekerin gençliği. Sonra çin lokantası tarzında bir yere varıyoruz ve yemek yiyen iki asyalı adamın yanına geliyoruz. Kuzenim biri ile konuşmaya başlıyor ama konuşurken diğeri masadan hızlıca kalkıyor ve masanın altından bir şey almaya calısıyor ve ben alacağı şeyin silah oldugunu fark etmeden izliyorum. Almayı başardığı anda ise var gücümle koşuyorum ve bana sıktıgı mermilerden kurtulmayı basarıyoruz. Sonraki kısım ise Hollywood filmlerinden çıkma bir kovalamaca seansı. Biz kaçıyoruz ve arabalı adamlar bizi kovalıyor. Bu kısmı pek hatırlamıyorum. Sonunda ise büfe tarzı bir yere varıyoruz ve onlardan kurtuldugumuzu sanarken aniden araba önümüze çıkıyor. Hemen büfenin içine kaçıyoruz.. Masa gibi bir yerin arkasında saklanırken cam konsolun ardında şeker kutuları gibi bir şeyler görüyorum. Bizi kovalayan adamlar kapıdan girmeden hemen önce bu şekerleri kapıya döküyorum ve adamlar bunlara basıp kayıp düşüyor. Adamlar yerde yatarken bıyıklı bir polis memuru geliyor ve "ne oldu burda" dercesine bize ve etrafa bakıyor. Sonra polis orada dururken arkasından kırmızı eski bir araba geliyor ve polisi ezip kapının önünde duruyor. "Bu sefer yandık!" derken arabanın içinden tanıdık isimler çıkıyor. (Sanırım 4 kişi) Çıkan kişiler: Haluk Bilginer ( Bu kişi Uğur Polat da olabilir. yüzünü tam olarak göremiyorum) Christian Vander Başka iki kişi de çıkıyor ama onları hatırlayamıyorum. (Biri Dwayne "The Rock" Johnson olabilir.) evet, düşünceleriniz?